Şu kadar bin kişi katılmış, miting çok kalabalıkmış ya da kalabalık yeterli değilmiş veya üç yıl önceki yüz bin kişilik miting rekoru aşılmış, aşılamamış gibi tartışmaların içine girmek istemiyorum. Çünkü çok anlamsız buluyorum. Şu anda Hiç kimse alınmasın ama; Türkiye’de bırakın bir siyasi partiyi birkaç tanesi ulvi bir amaç için eylem birliği yapsa bu havada, bu saatte, bu alanda bu kadar kalabalık toplayamaz. O nedenle mitingi özetle başarılıydı ve coşkuluydu diye özetlemek isterim.
Serpil Yılmaz
gazeteye broşür bıraktı…
AK Parti’de herkes harıl harıl çalıştı. Gençlik Kolları, Kadın Kolları, milletvekilleri, belediye başkanları, il ve ilçe yönetimleri adeta tam saha pres yaptılar. Küçük bir örnek vereyim; Cumartesi günü öğle saatleri gazetenin kapısı çalındı. Tam önünde olduğum için açtım. Bir baktım AK Parti Kadın Kolları İl Başkanı Serpil Yılmaz ve bir arkadaşı ellerinde karanfillerle içeri girip “Sadun bey gazetenin önünden geçiyorduk sizleri de davet edelim diyerek geldik. Broşür dağıtarak mitinge davette bulunuyoruz. Size yok ama bayanlara bir karanfil verip yarınki mitingimize davet etmek istiyoruz” diyerek yanındaki bir hanım arkadaşı ile içeri girdiler. Gazetedeki bütün arkadaşlara merhaba deyip mitinge davet ederken üç hanım arkadaşımıza da karanfil verdiler. Hatta bir arkadaşımızın kendisi dışarıda çantası masasındaydı ona da bıraktılar. Sonra teşekkür ederek yollarına devam ettiler.
Böyle güvenlik
görmedim…
Aralarında Erdoğan’ınkilerin de bulunduğu bugüne kadar onlarca miting gördüm ama güvenlik önlemlerinin bu denli olağanüstü derecede alındığını hiç görmedim. Saat 16.00’daki miting için gözlem yapmak adına alana bir saat önce gittim. Gazanfer Bilge Bulvarı’na çıkan yolun başındaki kavşakta yaya geçidinin hemen önüne konulan giriş noktasındaki izdihamı görünce inanamadım. Biraz sağa ve sola baktım bütün giriş noktalarında aynı kalabalığı görünce çaresiz bir kuyruğa girdim. Tam 15 dakika sonra polisin önüne vardım. Üzerimdeki biraz irice kalemi görünce “Sizi bu kalemle içeri alamayız” deyince şaşırdım. Önümdeki yaşlı amcanın cebinden çakmak çıkınca almak istemedi. Ancak emanete bırakıp girebildi. Polis “Emanetin de garantisi yok” deyince üzerimdeki kalem hediye olmasa gözden çıkarıp bırakacaktım. Geri döndüm dolaşarak kuzey yönündeki girişlerden birine yöneldim. Neyse oradan beni içeri aldılar. Alanın dört bir yanında her biri 10’u kadınlar 10’u da erkekler için tam 4 grup giriş turnikesi kurulmuş. İki ayrı çemberde arama yapılıyor. Her birinden girerken de peş peşe iki ayrı polisin tepeden tırnağa araması bir dakikadan fazla zaman alıyordu.
Tanıdığa
rastlamadım…
Yaklaşık bir saat kadar içeride dolaştım. İsmen hitap edebileceğim hiç kimseyi görmedim. 7-8 merhabam olan kişi ile selamlaştım. Hani denir ya “7’den 70’e herkes vardı” gerçekten öyleydi. Giyim kuşamlarına baktığımda gerçekten halkın kendisini gördüm. Yani ortalamayı oluşturan herkes. Öyle giyimine dikkat eden memur, bürokrat diyebileceğim kesimden hemen hemen kimse yoktu. Köyden geldiği, şehrin kenar mahallelerinden geldiği her halinden belliydi. Alanın kuzey tarafında kadınlara özel bir bölüm ayrılmıştı. Saat 15. 30 dolayında bu alanı kadınlar hemen hemen doldurmuştu. Keza kadınlar arasında da 7’den 70’e herkes vardı. Çarşaflı, türbanlı ve başı açık her kesimden kadın çoktan başlamıştı bayrak sallamaya “Tayyip Erdoğan” şarkıları söylemeye.
14.30’da
alana akın vardı…
Fethiye Caddesi’nin hemen altından Yürüyüş Yolu’na çıkıp miting alanına doğru yürümeye başladığımda saat: 14.30 gibiydi. İnsanları akın akın yürürken gördüm. Acaba yanılıyor muyum diye 10-15 kişilik gruplardan(üç ayrı grup gördüm) birine yaklaştım nereden gelip nereye gidiyorsunuz diye sordum. “Biz Yenidoğan’dan geliyoruz. Tayyip için geliyoruz” diyen bir orta yaşlının sözünü kesen bir genç “Amca öyle deme biz Cumhurbaşkanımızı dinlemeye geliyoruz demen lazım” diye düzeltme yapmak istedi.
Miting alanının etrafındaki işportacılar büyük ilgi görüyordu. Adeta bir sektör oluşmuş. İşportacılar, kırmızı, beyaz ve turkuaz renkteki “Recep Tayyip Erdoğan” ismi ile resmi basılı tişört, atkı, bere, flama, bayrak, bandaj ve şapkaları sattılar.
“Tayyip Erdoğan”
dip dalgası…
Önceki günkü mitingde bir kez daha Recep Tayyip Erdoğan sevgisine ve heyecanına tanıklık ettim. Hani “Dip dalgası” diye bir kavram vardır ya; Sesi fazla çıkmayan, gazetelerde boy boy resmi çıkmayan, televizyonlarda hiç göremeyeceğiniz, belki şehir merkezine çok mecbur kalmadıkça inmeyen insanları temsil eder. İşte mitinge katılım konseptinde bu realite vardı. Sessiz bir çoğunluk da diyebiliriz buna. Yani bir başka deyişle bu da bir “Tayyip Erdoğan” dip dalgasıydı.
AK Parti Kocaeli teşkilatı başarılı bir sınav verdi diyebilirim. Cumhurbaşkanı konuşurken keyfinin yerinde olması da bunun göstergesiydi. Bakan Işık’ı çokça sahiplenmesi dikkat çekiciydi. Miting alanında görülen levhalardan Büyükşehir, İzmit, Gebze, Darıca Belediyeleri’nin hizmet verdiği anlaşılıyordu.
“Bindirilmiş kıta”
var mıydı?
Bazıları kuşkusuz eleştiriyor. ‘Bindirilmiş kıtalar’, “emrivakiler”, “yoklama vermeye gelenler”, “Suriyeliler” vardı diyenlerin büyük bir yanılgı içinde olduğunu söylemek isterim. Elbette böyleleri vardır. Ancak dikkati çekecek kadar büyük boyutlarda olduğunu sanmıyorum. Miting alanının içini ve dışını iki saat boyunca neredeyse karış karış gezerken böyle görüntülere rastlamadığımı da özellikle belirtmek isterim. İnsanlar görev savmak için değil, sanki “Tayyip Erdoğan’a sevgisini sunmak” için gelmiş bir haldeydi.
1977’lerdeki Ecevit
mitingleri gibi…
1977’lerdeki mitinglerde yalnız CHP’de değil halkın arasında da olağanüstü derecede bir “Karaoğlan Ecevit sevgisi” vardı. Önceki günkü mitingdeki insan manzaralarına baktığımda, bana gençlik yıllarımdaki Ecevit mitinglerini hatırlattığını söylemeden geçemem. Sevgi, güven ve inanmışlık kelimeleri yetersiz bile kalabilir. “Erdoğan’a aşırı derecede bağlılık, aşırı derecede sevgi” demek belki daha doğru olacak.
Yorum yazarak Çağdaş Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Çağdaş Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Çağdaş Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Çağdaş Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Çağdaş Kocaeli Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Çağdaş Kocaeli Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Çağdaş Kocaeli Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Çağdaş Kocaeli Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.